Herkes uzun boylu olmak ister. Hepimiz okul yıllarında sık sık boyumuzu arkadaşlarımızla kıyasladığımızı hatırlayabiliriz. Boyunun kısa olduğunu düşünen ve bunun için üzülen pek çok insan var. Ben de meslek hayatım sırasında bu sorunu yaşayan ancak ne yapacağını bilmeyen pek çok genç ve ebeveyn olduğunu iyi biliyorum. Keşke boyumuzu istediğimiz kadar uzatmak elimizde olsaydı. Ancak ne yazık ki, bu %100 mümkün olmamakla birlikte eğer hala ergenlik çağındaysanız, dileğinizin bir kısmını gerçekleştirebilmek için hala vaktiniz var demektir. “Nasıl boy uzatılır.com” sitesinde gençlerin ne zaman, ne kadar ve nasıl sorularına cevap vermeye çalışacağım.
Peki, boyumuzu uzatmak için yapabileceğimiz bilimsel bir şey var mı? Bu soruya “Evet” demeden önce “birinci kuralı” hatırlatmamız gerekiyor. Bu kurala göre: Boy uzunluğumuzun %80’i sahip olduğumuz genetik faktörler tarafından belirlenmektedir. Yani herkes aile yapısına göre farklı bir boy uzunluğuna sahiptir, tıpkı gözlerimizin ve saçlarımızın rengi gibi. Erişkin olduğumuzda ulaşacağımız “tahmini boy” uzunluğumuzu anne ve baba boyundan hesaplamamız mümkün olmakla birlikte bu tahmini değer, çoğunlukla bizim nihai boy uzunluğunuz olmayacaktır. Çünkü boyumuz beslenme, uyku, egzersiz gibi çevresel faktörlerin etkisi altında son halini almaktadır. Bu nedenle bize boyumuzun tahmin edilenin 10 cm üstünde veya 10 cm altında olabileceğimizden bahsedilir. Demek ki yaptığımız doğrular boyumuzu ortalamanın üzerine çıkarırken, yanlışlar ise olması gerekenden daha kısa kalmamıza neden olacaktır. Diğer bir kavram da “Optimal boy uzunluğu” dur. Optimal boy uzunluğu genetik sınırlarımız içinde ulaşabileceğimiz en yüksek uzunluk olup, önerilebilecek egzersiz ya da ilaç takviyeleri de dahil yapılacak hiçbir şey “optimal boy” uzunluğumuzdan daha fazla büyümemizi sağlayamaz.
Genetiğimizi değiştiremeyeceğimize göre, yapmamız gereken şey, çevresel faktörleri iyi kullanmak ve “optimal boy” uzunluğumuza ulaşmak olmalıdır. Ya dengeli beslenme, düzenli uyku, egzersiz gibi faktörleri lehimize çevirerek en yüksek boy uzunluğumuzu yakalarız ya da yetersiz beslenme, kötü yaşam koşulları, tekrarlayan hastalıklar nedeniyle ortalamanın altında kalmaya razı oluruz. Ancak ne yazık ki, günümüzde kötü beslenen, sürekli oturan, zamanını bilgisayar karşısında geçiren, elinde telefonla yaşayan gençler için ikinci olasılık daha mümkün gözüküyor. Hızlı yaşantısında sabah kahvaltısını edemeyen, öğle ve akşam öğünlerini tost, pizza, hamburger gibi hazır gıdalarla geçiştiren gençlerin sarf ettikleri yüksek efora karşılık, yeterli ve dengeli beslenemedikleri için boylarını uzatacak yeterli vitamin, mineral ve aminoasit desteğini alamadıkları görülmektedir. Gerçekten uzamak istiyorsak, sağlıklı gıdalar tüketmeli ve yaşam tarzımızı değiştirmeliyiz. Sonuçta yapacağımız bu değişiklikler bize "LeBron James" olmanızı sağlamayacak ancak en azından sağlıklı bir birey olmamıza katkı sağlayacaktır.
Sağlıklı yaşam tarzımıza her zaman dikkat etmemiz önemli olmakla birlikte, ayrı bir konu da "boy uzaması” için desteğin ne zaman verilmesi gerektiğidir. Bu sorunun cevabı kısaca "ergenlik dönemi" olacaktır. Ergenlik dönemi, gençlerin hem fiziksel ve hem de psikolojik olarak hassas oldukları, vücutta her türlü ihtiyacın arttığı ve büyümenin maksimuma olaştığı bir süreçtir. Bu dönemi “gençlerin yüksek vitesle hareket ettikleri ama hep yokuş yukarı çıktıkları” bir dönem olarak tanımlamaktayım. En fazla desteğin verilmesi gereken bu zaman diliminde, vücut her yönü ile gelişmeye ve serpilmeye, büyüme kıkırdakları kemikleri olabildiğince uzatmaya çalışmaktadır. Ergenlerde cinsiyet gelişimi tamamlandıktan ve büyüme kıkırdakları kapandıktan sonra boy uzaması durur. Bu dönem tamamlandıktan sonra alınan takviyelerin boyunuza bir faydası olmayacaktır. Gençler için ergenliğe geç girmek bu bakımdan bir avantaj bile olabilir. Kuzey ülkelerde yaşayanların bize göre daha uzun olmalarının bir sebebi de ergenliğe 1-2 sene daha geç girmeleridir. Dolayısıyla üçüncü kural: Destek almamız gerektiğini düşünüyorsak bunun en değerli zamanı ergenlik dönemidir.
Bu bölümün sonunda bir uyarı yapmadan geçmek istemiyorum. Ne yazık ki, bu konu son zamanlarda umut tacirliği yapan, doktor bile olmayan kişiler tarafından istismar edilmekte, önerilen yanlış tedaviler önemli sağlık sorunlarına neden olmaktadır. Bu nedenle uzun boylu olmayı hayal ederken dikkat edilmesi gereken “dördüncü kural” bilimsel kanıtlara dayalı olmayan ürünler ve tavsiyelerden uzak durmaktır. Bu sitede; "Boy Kısalığının Değerlendirilmesi", "Boyumu Nasıl Uzatabilirim", “Boy Uzamasında Büyüme Hormonunun Rolü”, “Boy Uzamasında Dengeli Beslenmenin Önemi”, “Boy Uzamasında Uykunun Önemi”, “Boy Uzamasında Egzersizin Önemi” "Boy Uzatan Gıdalar", "Ergenlerde Beslenme", "Arginin ve Sitrulinin Büyüme Hormonu Üzerine Etkileri", "Vitaminlerin Biyolojik Önemi (kısaca) ve Minerallerin Biyolojik Önemi (kısaca)", “Aminoasitlerin Biyolojik Önemi (kısaca)” başlıklarıyla yazı ve makaleler göreceksiniz. "Arginin ve Sitrulinin Büyüme Hormonu Üzerine Etkileri" isimli makale hem sağlık profesyonelleri, hem de herkesin okuyabileceği şekilde “sadeleştirilmiş” olarak iki şekilde yazılmıştır.